Mekke’nin Fethi
Mekke çevresinde yaşayan Benî Bekir ile Huzâalılar arasında Câhiliye döneminden beri devam edegelen kan davası Hudeybiye Antlaşması’yla ortadan kaldırılmış, Benî Bekir Kureyş ile, Huzâalılar da Hz. Peygamber’le ittifak kurmuşlardı. Ancak Bekiroğulları Kureyşlilerden de destek alarak Huzâalılara bir gece baskın düzenlemiş ve kabilenin reisi ile bazı mensuplarını öldürmüştü. Huzâalılar Medine’ye bir heyet göndererek Hz. Peygamber’den yardım istediler. Hz. Peygamber Kureyşlilere bir mektup yollayarak Benî Bekir ile ittifaktan vazgeçmelerini veya öldürülen Huzâalılar’ın diyetini ödemelerini istedi. Aksi takdirde antlaşmanın ihlâl edilmiş olması sebebiyle kendilerine savaş açabileceğni bildirdi. Kureyşliler hem diyet ödemeyi hem de Bekiroğulları’yla olan ittifakı bozmayı reddedip Hudeybiye Antlaşması’nı yenilemek üzere Ebû Süfyân’ı Medine’ye gönderdiler. Ancak Ebû Süfyân Medine’deki girişimlerinden olumlu bir sonuç alamadan Mekke’ye döndü. Hz. Peygamber, sefer hazırlıklarına başlarken Müslüman kabilelerin bir kısmının Medine’de toplanmasını istedi, bir kısmının da yolda orduya katılmasını emretti. Ayrıca Mekke yollarını kapattı, Medine’den çıkışı da yasakladı. Askerî harekâtın hedefini gizli tuttuğundan mîkat yeri Zülhuleyfe’de ihrama girmeyerek yola devam etti ve Mekke yakınındaki Merrüzzahrân’da konakladı. 10.000 kişilik İslâm ordusunun Mekke kapısına dayandığını öğrenen Kureyşliler Ebû Süfyân başkanlığındaki bir heyeti Hz. Peygamber’e gönderdiler. Heyeti bir gece karargâhında tutup ordusunun resmi geçidini seyrettiren Hz. Peygamber onları Müslüman olmaya çağırdı. Böyle bir orduyla savaşmayı göze alamayan Ebû Süfyân ve heyet üyeleri İslâm’ı kabul etmiş olarak Mekke’ye döndüler. Ebû Süfyân Kâbe’nin avlusunda toplanan Kureyşlilere kendisinin Müslüman olduğunu ve teslim olmaktan başka çarelerinin kalmadığını, Mescid-i Harâm’a veya kendi evine sığınmalarını tavsiye etti. Dört koldan aynı anda Mekke’ye girilmesini kararlaştıran Hz. Peygamber kumandanlarına mecbur kalmadıkça savaşmamalarını, kaçanları takip etmemelerini, yaralı ve esirleri öldürmemelerini ve Safâ tepesinde kendisiyle buluşmalarını bildirdikten sonra hareket emri verdi. Merkezî birliğin başında bulunan Hz. Peygamber etrafındaki muhacirle ve ensarla birlikte, Allah’a hamd ve şükürler ederek şehrin yukarı kısmından Mekke’ye girdi, Hacûn’da konakladı ve diğer birliklerle Safâ tepesinde buluştu (11 Ocak 630). Daha sonra Mescid-i Harâm’a giden Hz. Peygamber Hacer-i Esved’i selamlayıp öptü ve Kâbe’yi tavaf etti. Yaptığı konuşmada Mekke’nin harem olduğunu ve bu statüsünün devam edeceğini; hac ve Kâbe idaresiyle ilgili hicâbe (sidâne) ve sikâye dışındaki bütün görevleri ilga ettiğini, hicâbeyi Osman b. Talha’nın sikâyeyi de amcası Abbas’ın elinde bıraktığını belirtti. Arkasından umumi af ilan etti.
Kaynak: Avcı, C.(2011). İslâm’In Medine Dönemi. Küçükaşcı, M.S. (Ed.). İslam Tarihi Ve Medeniyeti I içinde (Ünite 3). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
HAZIRLAYAN
Burak YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder